Anasayfa | İletişim | O.F.Z. | Media | Oyun| Aile | Yemek


Baloncu Adam

siddetgenelbilgi

1)Şiddet Nedir? İnsanlar şiddeti yalnızca fiziksel zarar verme olarak düşünmektedir. Bu yanlışı düzeltebilmek için öncelikle şiddetin tanımını iyi bilmek gerekir. Dünya Sağlık Örgütünün şiddet tanımı; bireyin yaralanma ve ölümüne neden olan ya da gelişmesini engelleyen fiziksel, psikososyal ve cinsel olarak uygulanan kasıtlı davranışlardır şeklindedir. Şiddet; canlının temel dürtü ve var oluş gereği karşısındakini tehdit unsuru görmesi ve onu sindirmek için karşı tarafa uygulanılan her türlü güç ve baskının kullanıldığı zarar verici psikolojik davranış türü,kişi yada kişilerin,kurum yada kuruluşların bir birlerine yada yaşanılan doğa,hayvanlar ve diğer yaşam koşullarına karşı uyguladıkları bilinçli olarak yapılan üstünlük yada maddi ve manevi çıkar ve menfaatlerin elde edilmesini sağlamak amacını güden davranışların tümüdür. (wikipedia,mayıs 2008) Sonuç olarak şiddet; canlının çevresine kendi üstünlüğünü sağlamak için güç ve baskı uygulayarak karşısındakilerin ruhsal veya fiziksel anlamda zarar görmesine neden olan hareketlerinin tümüdür. Şiddet kişinin kendisine uyguladığı şiddet,kişiler arası şiddet ve gruplar arasındaki şiddet olarak üçe ayrılır.Şiddete ailede,okulda,iş yerlerinde,medyada tv programlarında rastlamak ne yazık ki mümkündür.. Çocukların kişilik oluşumlarında büyük yaralar açan aile içi şiddet ise bunlar içinde ayrı bir öneme sahiptir. 1.1)Aile İçi Şiddet Nedir? Aile içi şiddet, bir aile üyesinin; diğer üyelere karşı fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir. Bu tanıma sadece kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını, kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Çekirdek ailelerde baba çocukları ve eşine karşı şiddet uygularken, geniş ailelerde kayınvalide ve kayınpederin diğer aile üyelerine şiddet uyguladığı görülmektedir. Şiddet nedenleri üzerinde Hacettepe üniversitesinde, Arı ve arkadaşlarının( 1993) yaptığı bir araştırmada, annelerin%81i,çocukları söz dinlemediği zaman,%12si kardeş kavgası,%13ü’davranış bozukluğu’%3kadarı da okul ve temizlikteki kusurları nedeni ile çocuklarına dayak cezası verdiklerini belirtmişlerdir(Özgüven,2001) Sağlıklı aileyi yaratan şey… evlilik bağı ile bir arada bulunan kadın ve erkeğin, kadınsı ve erkeksi özelliklerini dengeleyebilmiş, olgun birer yetişkin olmalarıdır(yeşilyaprak, 2003)Eşler arasında tabiî ki anlaşmazlıklar çıkacaktır ancak bunlar iki tarafın birbirine saygı duyduğu bir tartışma ortamında çözümlenebilir, eşlerin özgürlük ve güç savaşı verdikleri evliliklerdeyse sorunları çözmek olanaksız hale gelir,tartışmalar telafisi olmayacak kavgalara,duyulan öfke şiddet ve saldırganlığa dönüşür. 1.2)Karı Koca İlişkilerinin Doğurduğu Sorunlar Özuğurlu karı koca ilişkilerinden doğan sorunları şöyle sıralamıştır. 1.2.1) Psiko-sosyal Sorunlar: gelenek, görenekler,ahlaki değerler dinsel inanışlar gibi genel sorunlardır 1.2.2)Sosyo-Ekonomik Sorunlar 1.2.3)Ana-Baba ve Çocuklarla, Ana babanın yakınlarıyla ilgili sorunlar buna üç kuşak çatışması da denilmektedir ki bu sorunlar ailelerin sarsılmasına ve dağılmasına sebep olmaktadır. 1.2.4)Cinsel Sorunlar 2)AİLE İÇİ ŞİDDETİN NEDENLERİ NELERDİR? Birçok psikolog aile içi şiddetin nedenlerini araştırmıştır. Psikolojik,sosyal ya da biyolojik olabilen nedenler Cüceloğlu ve Kaya’nın tanımlarından yola çıkılarak genel olarak şöyle sıralanabilir: - Anne- baba geçimsizliği. - Ailede ekonomik sorunlar - Ciddi kişilik problemleri - Değişik psikiyatrik rahatsızlıklar - Depresyon - Kaygı ve stres bozuklukları - Ciddi fiziksel rahatsızlıklar - Kişinin yetiştiği sosyal çevre - Uyum bozuklukları - Alkol- uyuşturucu- kumar bağımlılıkları - Aile yakınları ve diğer çevrenin aileye müdahale etmeleri - Ekonomik durum - İş yerinde yaşanan stresin eve yansıtılması - Ailenin eğitim durumu - Toplumda kabul gören erkek egemendir anlayışı - Bireylerin kültürlerinde ve model aldıkları insanlarda şiddetin bir yol- yöntem olarak var olması… ” Kızını dövmeyen dizini döver”,” Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışı… 3)ŞİDDETİN ÇEŞİTLERİ NELERDİR? 3.1. Fiziksel şiddet: Tokat atmak, dövmek, vurmak, itmek, kemiklerini kırmak, duvara vurmak, saç çekmek, tekmelemek, bıçak çekmek, yaralamak, özel eşyalara zarar vermek, ev/iş eşyalarına zarar vermek vs. 3.2. Sözel şiddet: Aşağılayıcı sözler söylemek, zaafları ile alay etmek, bir defa yapılmış bir hatayı genelleyerek eşin moralini bozmak, küfür etmek, küçük düşürmek, hakaret etmek ve bu şekilde eşin özgüvenini yitirmesine sebep olmak. 3.3. Ekonomik şiddet: Evin masraflarını karşılamamak, eşin özellikle kadının çalışmasına izin vermemek; çalışan eşin elinden parasını almak; ev halkını para yönetimi konusunda eleştirmek ve etiketlemek (Müsrif kadın, savurgan adam gibi… ) 3.4. Cinsel şiddet: İstenmeyen fiziksel yaklaşımlar, taciz içeren davranışlar. 3.5. Psikolojik şiddet: Bir aile üyesinin diğerini yalnız ve baskı altında bırakarak cezalandırmasıdır. İletişimi reddetmek, surat asmak, ortamdan dışlamak, eşin kendisini ifade etmesini, görüş ve hislerini açıklamasını engellemek, duygusal sömürü yapmak, imalı konuşarak yanlış anlamalara meydan vermek, eşin kendisine olan güvenini, saygısını yitirmesini sağlamak; sosyal hayatı katı kurallarla sınırlamak, eşin verdiği kararları dikkate almamak, devamlı eleştirmek, katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak, eşini aşırı kontrol altında tutmak, eşin hareketlerini sınırlamak ailesiyle veya arkadaşları ile görüşmesine izin vermemek vs. 3.6. Sosyal şiddet: Eşini başkaları önünde sürekli küçük düşürmek, başkaları önünde zaafları ile alay etmek, eleştirmek, evden çıkmasına izin vermemek, sosyal ilişkilerini kısıtlayarak yalnız ve desteksiz bırakmak, akrabaları ile görüştürmemek, katı kurallar koyarak üzerinde baskı kurmak vs. 4) Aile İçi Şiddetin Çocuğa Etkileri Aile içi şiddetin çocuğun üzerindeki etkisi çocuğun yaşına, şiddete maruz kaldığı ya da şahit olduğu süreye, çevresindekilerin şiddeti nasıl yorumladığına göre farklılık gösterir. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, olumsuz anne baba çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır. Ailede şiddet en fazla çocuklara ve kadınlara uygulanmaktadır. Çocuk aile içinde yaşananlardan yaşı ne kadar küçükse o kadar fazla etkilenir. Açığa vurmadıkları halde alttan alta şiddetli anlaşmazlıkların hüküm sürdüğü ailelerde bile çocuklar normal gelişemezler. Evlerinde şiddetle iç içe yaşayan çocukların olaylara karşı farklı tepkilerde bulunduğu görülür: Duygusal: Ailede yaşanan şiddet ve şiddeti durduramamak ile ilgili suçluluk duyguları, ailesi adına üzüntü, anne babasına karşı duygularında karışıklık ( sevgi ve nefreti aynı anda hissetme), çaresiz ve güçsüz hissetme, evde olan bitenlerden utanma gibi. Bilişsel: Şiddetin sorumluluğunun kendinde olduğunu düşünme; kendi davranışları için başkalarını suçlama; istediğini yaptırmak, kızgınlığını belirtmek, güçlü hissetmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için sevdiği insanlara vurmanın normal olduğuna inanma; ailede şiddetle bağlantılı olarak düşük benlik saygısı; istediklerini ve ihtiyaçlarını belirtememe; verilenle yetinme; başkalarına güvenmeme.. Davranışsal (sık ve abartılı ortaya çıktığı durumlarda): Aşırı hırçın davranma ve isyankarlık, içine kapanma, okulda başarısızlık veya başarı için aşırı gayret, okula gitmeyi reddetme, başkalarını memnun etmek için aşırı çaba gösterme, saldırganlık ya da aşırı pasiflik, bahaneler bulma, kendini savunma gayretleri, alaycı yaklaşımlar, duygusuz davranma, aşırı ilgi çekme davranışları, yalan söyleme, uyku sorunları, kabuslar, altını ıslatma, kontrol edilememe Toplumsal: Arkadaşlarından ve akrabalarından uzak durma, ilişkilerinde genellikle kavgacı olma, çok çabuk arkadaş olup arkadaşlıklarını aniden bitirme, başkalarına güvenmekte ( özellikle yetişkinlere) zorluk çekme, kızgınlığını kontrol edememe, uzlaşma becerileri gösterememe, evden uzaklaşma, arkadaşlarına zorbalık yapma ya da kendini ezdirme, şiddet içeren ilişkiler içine girme, arkadaşlarla aşırı sert oyunlar oynama gibi. Fiziksel: Ağrı şikayetleri ( baş ağrısı, karın ağrısı gibi), sinirlilik, gerginlik, dikkat dağınıklığı, yorgunluk ya da aşırı enerji, sık hastalanma, gelişimsel gerileme, yaşından küçük davranışlara geri dönme ( Yatak ıslatma, parmak emme gibi), acıya karşı duyarsızlık, tehlikeli oyunlar oynama ve etkinliklerde bulunma, kendine zarar verme (bilerek bir yerini kesme, kafasını vurma) gibi.(bilgipasajı,haziran 2008) 4.1) Bebeklikte ve İlk Çocukluk Döneminde Şiddetin Etkileri Bebeklikte özellikle anne bakımından yoksun çocuklarda hem fiziksel hem de ruhsal gelişim geriliği görülür toplumsal davranışların öğrenilmesinin temelinde anneye duyulan sevgi ve bağlanma vardır Bu sevgi ve bağlanma gelişmemişse çocuk toplumsal davranışları da öğrenemez. .(Erdoğdu,2005) Şiddet ortamında büyüyen bebekler, annelerine karşı duygusal olarak bağlanmakta zorluk yaşayabilirler. ‘Bebeğin büyümesinde hayati öneme sahip olan bu bağlanma gerçekleşmediği bazı ileri durumlarda çocuğun gelişimi tamamen durabilir.’Anne baba savunmasız olan çocukları sinirlerini çıkarmak için bir araç gibi görmektedirler. Yapılan araştırmalar şu ya da bu sebeple çocuklarını dövdüklerini söyleyen annelerin de azımsanamayacak sıklıkta olduğuna dikkat çekmektedir.(Özgüven,2001) Çocuğun duygusal yaşamına etki edecek bir çok olayı baba kadar anne de çocuğuna yaşatmaktadır, çevremizde çok sık gördüğümüz bir şeydir örneğin düştüğü için ağlayan çocuğa bir de annesi vurur, kolundan çekip yürütmeye çalışır o anda çocuk dünyaya geldiği ilk andan beri bağlandığı güvendiği anneyi bambaşka şekliyle tanır ve bu olay her tekrarlandığında çocuğun insanlara ve kendisine olan güveni de o kadar zedelenir, çocuk bu olayın daha da kötülerine evde tanık olacaktır, işten gelen baba günün yorgunluğunu çocuğuna bağırarak atacak çocuksa günden güne içine kapanacaktır. Aile içinde şiddete görsel ya da işitsel olarak tanık olmuş olan çocuklara ‘sessiz’,’unutulmuş’, ya da ‘görünmez’ kurbanlar adı verilmektedir.(Kaymak Özmen,2004) Kavga sırasında unutulan bu çocuklar zaman içinde evlerindeki şiddete çok çeşitli şekillerde tepkiler verebilirler. Daha küçük çocuklar(okul öncesi ve yuva) çoğu zaman gördükleri istismarın ne anlama geldiğini anlamaz ve kendilerinin yanlış bir şey yapmış olmaları gerektiğine inanırlar. İnternette bir öğretmen öğrencisinin sözlerine yer vermiş bu konuya örnek olması açısından bende aynen yazıyorum; ; “Ben annemle babamın kavgasına benim neden olduğumu düşünüyorum. Sanki onlar benim için kavga ediyorlar. Birisi beni savunuyor, diğeri beni suçluyor. Bu da bende evde istenmediğim düşüncesini oluşturuyor. Bundan dolayı evden kaçmayı bile düşünüyorum.” Kendini suçlama; suçluluk, üzüntü ve endişe duygularını arttırır. Özellikle küçük çocuklar duygularını davranışlarıyla belli ederler. Çocuklar kendilerini geri çeker, konuşmaz ve soyutlarlar. Çaresizlik içinde ne yapacağını bilemeyen çocuklar örnekteki gibi evden kaçmayı çare görürler. Çocuğu arada bırakan bir diğer konu kavgalarda hakem ilan edilmesidir, çocuğa kavgada kimin haklı olduğu sorulur zaten kavganın nedenini bile tam olarak anlayamayan çocuk bu soruyu yanıtlayamaz kendini çaresiz hisseder. Şiddete maruz kalan ilkokul dönemindeki çocuklarda genel olarak yeme ve uyuma zorluğu, konsantrasyon problemleri, genel endişe ve fiziksel şikayetler, dil gelişiminde gerileme, karın ağrısı,mide bulantısı,baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler,sosyal aktivitelere ilgisinin azalması,. okulda veya kardeşleri ile ilişkilerinde saldırgan tutum sergiledikleri görülür. Bandura(1973) insanların saldırganlığı sosyalleşme süreci içinde öğrendiklerini belirtir, çocuklar sevdikleri hayranlık duydukları kişilerin davranışlarını taklit yoluyla öğrenirler. Bu yüzden çocuklar ailede gördükleri şiddeti zamanla olağanlaştırır kızgınlık ve stresi gidermede yöntem olduğunu düşünürler. Şiddetle iç içe yaşayan ebeveynler çocuklarına kendi umutsuzluklarını aşılar, güven hissi veremezler. (Öztürk Tüter) şiddet uygulanan ailelerde büyüyen erkek çocuklar da yetişme çağına gelince saldırgan davranışlar gösterir, model aldıkları babanın anneye uyguladığı baskı ve şiddetin benzerlerini kız kardeşlerine, sevgililerine uygulamaya başlarlar. Çocuğuna kötü davranan ana babaların aralarındaki en önemli ortak nokta, kendileri çocukken kötü davranışa maruz kalmış olmasıdır. Çocukken ana-babalarından kötü davranış gören bireyler, bir diğer kimseye sevgi ile bağlanma ve bu sevgi emelinde bir ilişki oluşturma yeteneğini geliştirememişlerdir. (Cüceloğlu,1991).Bu sebeple iyi davranma modeline sahip olmayan ana babaların stres halinde başvuracakları tek davranış şiddet ya da çocuğu ihmal etme olacaktır. Çocuk için özdeşim nesnesi olan biri örneğin baba aile içinden bir başkasına yineleyici bir biçimde şiddet uyguluyorsa, çocuğun saldırganla özdeşimi doğrudan şiddete maruz kalan çocuğun özdeşiminden daha kolay olabilmektedir.(Kaymak Özmen) Denham, susanne ve others(1994),annelerin kızgınlık ifade eden tavırlarına şahit olan çocukların yaşıtlarına göre daha az sosyal uyum gösterdiklerini gözlemlemişlerdir. Çocukluğunda şiddete maruz kalmış çocuklarda depresyon, tırnak yeme, ders başarısızlığı, davranış bozuklukları, kaygı bozukluğu,sosyal uyumsuzluk,içine kapanık ya da saldırgan olma,suça eğilimli olma,alkol bağımlısı olma gibi ruhsal sorunlar gelişebilir.(Öztürk Tüter) Şiddet ortamında yetişen çocuk anne ve babasına düşmanca duygular besler, asileşir. Şiddet çocukları aileden uzaklaştırır yaş büyüdükçe olanların bilincinde olan çocuk bulunduğu huzursuz ortamdan kurtuluş yolu arar, kızlar istemedikleri biriyle evlenip belki daha ağır bir şiddet ortamının içine düşerler, çocuklar evden kaçarlar, yanlış arkadaşlar edinir, suça yönelir ve ya alkole uyuşturucuya alışırlar.(Erdoğdu,2005)Anne babanın otoriter tutumu ve tavırları çocuğun kendine olan güveninin gelişmesini engeller, fiziksel şiddet olumsuz benlik kavramı ve saldırganlığın gelişmesine sebep olur çünkü çocuk ailesinden güçlünün her zaman güçsüzü yendiğini öğrenmiştir çocuğunda hayatı boyunca güveneceği güç dayak olacaktır. 5)KADINA ŞİDDETİN ETKİLERİ Aile içinde ortaya çıkan öfke ve saldırganlığın etkilerinin tüm aile bireyleri üzerinde olumsuz sonuçlar doğurduğu, fakat özellikle çocukların ve kadınların bu etkiye daha çok açık oldukları söylenebilir.(Kaymak Özmen)Araştırmalar, erkeklerin eşlerini dövme davranışının öğrenilen ve nesilden nesile geçen bir davranış olduğunu ortaya koymuştur.Şiddet uygulayan eşlerin,bu tür saldırgan ilişkilerden şikayetçi olmamaları,gizli tutmaları ve başka tür bir kişiler arası ilişki kurmayı bilmemeleri,kocanın eşine şiddeti içeren davranışları uygulama geleneğinin sürüp gitmesine neden olmaktadır.(Lewis,1987;Vural,1996) Kadına şiddet ekonomik bağımsızlıklarından mahrum etmekten dayak,öldürmelere kadar yayılmıştır. Özellikle anneye yapılan şiddete tanık olan çocuklar için durum çok daha zordur, çocuk babaya karşı gelip annesini koruyamamanın üzüntüsünü taşır,annesinin bakımını üstlenir.Rollerin değiştiği böyle bir ortamda çocuğun özerkliği sınırlanır, kafasında oluşturduğu baba şeması yerini korku kaynağı bir kişiye bırakır. Şiddetin kadına da yıkıcı etkileri vardır ancak ataerkil toplumlarda inanılagelmiş kadının eşe bağlı olduğu fikrine birçok kadın kendini inandırdığı için yaşadıklarına rağmen evliliğini sürdürür, fiziksel şiddet dışındaki şiddet türlerinin yaşadığının bile farkına varmaz. Şiddet gören kadınların birçoğu her ailede şiddetin yaşandığını düşünür, eşinin değişeceğine her şeyin iyi gideceğine inanır. Yaşadıkları psikolojik ve fizyolojik şiddete rağmen olanları inkar etme eğilimindedirler. 6.)ERGENLİK DÖNEMİNDE ŞİDDETİN ETKİLERİ Ergenlik çağındaki birey, kimliğini bulma çabası içindedir. Neyin iyi neyin kötü olduğu öğretilmeyen, küçük yaşlarda iç denetim mekanizması kuramayan çocuk için ergenlik daha zor bir dönemdir(Tarhan,2005) Bu süreçte yaşanan en önemli tehlike ise kimlik karışıklığıdır. Bu karışıklığın temel sebebi ergenlerin kendi içlerinde kendileriyle yapmış oldukları savaştır.(Ulusoy,M.D vd).Bu karışıklığa birde ailedeki sorunlar ve şiddet eklenirse olaylar çözülemez hal alır ergen intiharı bile düşünebilir. Ailesinde öğrendiği şiddet ergen için de bir çözüm kaynağı olur ve bu gücü ailesi dahil herkese karşı kullanmaya başlar. Şiddet ortamında yetişen ergenlerde akademik başarısızlık, okuldan ayrılma görülür. Evde önemsenmediğini hisseden genç çete veya grup içinde kendini ispatlamaya çalışacaktır bu sebeple ergenler yanlış arkadaşlıklar edinip madde kullanımı, suça yönelme riski altındadır. Birey ailesinde şiddet yaşamamışsa bu dönem daha sağlıklı ve sorunsuz geçecektir ancak ailelerin bu dönemde daha dikkatli olması gerekir çünkü bireyin kendini tanıdığı benliğini oluşturduğu ergenlik döneminde çocuğun şiddet yaşaması çok daha önemli sonuçları beraberinde getirecektir. Ergenlik döneminde şiddete yönelmeyi bu dönemin özelliği görmek yerine aileler çocuğun doğumundan beri maruz kaldığı mesajların içeriğini de göz önünde bulundurmalıdırlar(Tarhan,2005) Aileler çocuğa karşı tutumlarına, çocuklarına iyi bir model olmaya dikkat etmelidirler. Bu dönemde aile ve çocuğun fikirleri uyuşmayacak, çatışmalar yaşanacaktır, böyle durumlarda aileler çocuklarıyla empati kurabilmeli uzlaşmacı bir tutum, ılımlı disiplinle sorunları konuşarak çözmeye çalışmalıdırlar. SONUÇ VE ÖNERİLER Şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışlar yaşamın erken dönemlerinde öğrenilir. Ancak her öğrenilen davranış gibi şiddet de değiştirilebilir. En önemlisi ailelerin çocuklarından sevgiyi esirgememesidir çünkü sevgisizlik nefreti, nefret şiddeti doğurur. Aileler şiddet konusunda bilinçlendirilir sorunlar çocuğa yansıtılmazsa çocukta duygularını şiddet kullanmadan ifade etmeyi öğrenir. Çocukların korku duymadan, sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır. Çocuğun en kritik dönemlerini geçirdiği aile ortamı her anlamda ona örnek olmalıdır. Şiddete tanık olmak ve ya maruz kalmak çocukta telafisi olmayacak yaralar açmaktadır Anne babalar bunun bilincinde olmalı ve öfkelerini kontrol edebilmeyi, saldırganlığı önleyebilmeyi öğrenmelidirler. .. Kağıtçıbaşı (1999)’ nın belirttiği gibi, eğer anne baba birbirlerine öfke ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunuyor ve çocuklar çevrelerinde sorunların öfke ve saldırganlık yoluyla çözümlendiğini görüyorlarsa, saldırganlığı sorun çözücü bir davranış olarak öğrenirler, saldırgan davranışların yaşamın bir parçası olduğunu düşünürler ve bunu kendi yaşamlarında da uygulamaya koyarlar. Bu nedenle yetişkinlerin davranışta bulunurken, her an bir çocuğa model oldukları bilinciyle hareket etmeleri gerekmektedir. Aileler çocuğun kavgalara şahit olmasını engellemeli çocuklarına evde yaşanan tatsızlıkların onlarla ilgisi olmadığını söyleyerek hissettikleri suçluluktan kurtulmalarına yardım etmelidirler, çocuğa anlaşmazlıklarını, tehdit, yumruk ya da silah kullanarak değil, sözcüklerle çözmelerini öğretmeli fiziksel cezalar vermekten kaçınmalıdırlar. Uzun süre şiddete maruz kalan çocuklarda şiddetin etkilerinin azalması için psikolog ya da danışmandan yardım alınabilir, ailenin ilişkilerini düzenlemesi için aile ana baba okullarına yönlendirilebilir. Anne babalar yetişmekte olan bir bireye örnek olduklarını unutmamalı, çocuklarına şiddetin kabul edilemez ve yanlış bir davranış olduğunu anlatmalı, kız ve erkek çocukları arasında ayırım yapmayarak çocuğa kadın ve erkek rolleriyle ilgili sağlıklı bir bakış açısı kazandırmalıdırlar. Aileler çocuklarının huzurlu büyümesi için evlerinin şiddetten uzak bir ortama sahip olması konusunda ellerinden geleni yapmalıdırlar. Böyle huzurlu bir ortamda büyüyen çocuklar şiddeti asla hayatına sokmayacak, sağlıklı insan ilişkilerine sahip mutlu insanlar olarak yetişeceklerdir. KAYNAKLAR Aydoğmuş, K; Baltaş, A. Vd. (2003). Ana-baba okulu, İstanbul: Remzi Kitabevi, Cüceloğlu, D. (2003).İnsan ve Davranışı, İstanbul: Remzi Kitabevi Erdoğdu, M.Y.(2005).’’ Suça Yönlendirilen ve Yönlendirilmeyen Çocukların Aile İlişkileri İle Saldırganlık Davranışlarının Karşılaştırılması’’ Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi Kaymak Özmen, S.(2004).’’ Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları’’, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt: 37, sayı: 2, 27-39 Kök, T.’’Çocuklarımız Gençlerimiz ve Şiddet’’ Özcebe, H.(2008).’’Adolesanlarda Şiddet Davranışları’’ Çoluk Çocuk Anne Baba Eğitimci Dergisi, sayı77,14-16 Özgüven, İ.E. (2001).Ailede İletişim ve Yaşam, Ankara: Pdrem yayınları Şahinkaya, R. (1980). Aile İlişkileri, Ankara: Kardeş Basımevi Tarhan, N.(2005). Makul Çözüm, İstanbul: Timaş Yayınları http://www.dokudanismanlik.com http://www.bilgipasajı.com http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9şiddet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol